Connect with us

Futbol

Herkes Yer İçer, Hesabı Bodrumlu Öder…

Yayınlandı

Tarih

Askerlik görevini yaparken okulumuza öğretmen olarak atanan Muzaffer Kartal‘ın, 1979 yılında kurduğu okul voleybol takımıyla dünyama yaptığı dokunuşun yarattığı sinerji, yaklaşık 45 yıldır devam ediyor.

Önce okul takımı sonra Arçelik alt yapıları ve A Takımı, devamında NETAŞ, Tekel kulüpleri ile İTÜ’nün üniversite takımlarında yaklaşık 15 sezon voleybol oynayan bendeniz, konunun devamını kulüp yöneticiliği ve antrenörlükle getirdim.

Bugünlerde de edindiğim birikimi; yazarak, yeri geldiğinde anlatarak, ihtiyaç duyulması halinde projelerde görev alarak paylaşmaya devam ediyorum.

Başka bir deyişle; bilmediğimi bildiğim konulardaki suskunluğumun yanında, bildiğim konularda zaman zaman tekrara düşen söylemlerim bu yüzdendir.

Bodrum’da ki son 15 yılım; içerisinde sportif alanda oluşan başarılar ve bu başarıların oluşturduğu sonuçların içine gizlenmiş; neyi bilmediklerini bilemediklerine şahitlik ettiğim insanların performanslarını gözlemlemekle geçti.

Kısaca şöyle ifade etsem yerinde olur sanırım.. Planında ve üretiminde hiçbir emeğimizin olmadığı bir ürünü, market rafından parayla satın almışçasına elde edilen başarılar  ve sonrası yaşanan durum da ortada..

Stat yok, salon yok, tesis yok isyanları bla bla bla..

Çünkü Bodrum’da sporun; politikası yok, planlaması yok en önemlisi konuyu yönetecek yetkinliğe sahip kimlikler sahada yok..

Yukarıda dedim ya.. Neyi bilmediğini bilmeyen insanların yönettiği bir yer oldu çıktı Bodrum..

*** 

Bodrum’un 40’lı, 50’li ve 60’lı yıllarda yaşadığı ekonomik sıkıntılar, 80 ihtilali sonrası Turgut Özal döneminde hızla evrilerek, sindirilmekte zorlanılan bir zenginliğe dönüştü.

Yaşanılan bu sert evrilme Bodrumlunun; yaşam tarzında hızla birincil ihtiyaçlarında güncellemeyi sağlasa da, sosyo-kültürel gelişmeyi beraberinde getiremedi.

Günün sonunda; birincil ihtiyaçlarını en sol şeritte Ferrari hızıyla yaşayan Bodrum‘un, altyapı, çevre ve sosyo-kültürel konular özelindeki gelişimi otobanın sağında seyreden nakliye kamyonu hızında kaldı.

Son 41 yıl içerisinde Bodrum’u yöneten belediye başkanları ve meclis üyelerinin, farklı oranlarda da olsa sorumluluğu var bugün yaşananlarda..

Nasıl mı?

Bireysel zenginleşmeler ve kariyer planlamaları içine sıkışmış yoğun meşguliyetin içerisinde; altyapı, su, çevre, kültür ve spor gibi konularda hiçbir şey yapmayarak..

Peki bu yazının konusu olan spor başlığı altında elde olan ne;

Paldır küldür yapılan Gümbet Spor Salonu ve sponsorlara yaptırılan Yalıkavak Spor Salonu’un yanında bazıları halı saha büyüklüğünde bakımı bile doğru dürüst yapılamayan birkaç futbol sahası diyebiliriz.

Son 41 yılın spor envanteri listesinde yer alan tesisler, ne yazık ki bu kadar..

Muğla’nın büyükşehir belediyeleri kanununa geçmeden önce Bodrum’un; bir ilçe on belde belediyesiyle yönetildiğini de hatırlatmak istiyorum.

Gelen giden her başkanın yaptığı yerel yöneticiliğini, kariyer planlamaları için çaktıkları çivilerden ibaret olarak görüyorum. Bu günden geriye doğru gidersek spor alanında harcanan her lira, vur patlasın çal oynasın babında..

Başka bir deyişle; “Herkes Yer İçer, Hesabı Bodrumlu öder”

Sporun doğru yönetilebilmesi için farklı açılardan bakıp, değerlendirmeler yaparak yazmaya devam edeceğim. Teknik bir dille anlatmaya çalıştığım ama çok da başarılı olamadığım durumu, bu defa bir örnekle ifade ederek bu bölümü kapatayım…

Son 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda yapılan Bodrum ve Turgutreis konserlerinde harcanan parayla Bodrum’a bir spor salonu yaptırmak mümkün olsa gerek.

Genç Belediye Başkanının bir basın toplantısıyla; bu yılki kutlamalarda yıldız sanatçılara yaptırmayı planladığımız konserler için ayırdığımız bütçeyi Turgutreis’e spor salonu yapmaya yönlendiriyorum açıklaması ne kadar yerinde ve doğru olurdu.

Üzerinden iki hafta geçmedi daha.. Çıkın sokağa sorun bakalım o konserleri hatırlayan var mı?

Tabii ki konserler de yapılacak ve yayınlarla tüm Bodrum’a ulaştırılacak. Bunu günün anlam ve önemi dahilinde genç ve Bodrumlu sanatçılarla yapmak da mümkün olsa gerek.

Örneği daha da pekiştirmek gerekirse; eksikleri olsa da her gün yeni bir hizmete imza atan Binnaz Karakaya Spor Salonu’nu verebiliriz.

Verdiği hizmetle gözümüzün önünde, haberlerimizin içinde.. Yer bağışını yapan Karakaya ailesi ile salonun yapımında emeği olan Mazlum Ağan Başkana teşekkürler..

***

Gelelim yaşadığımız süper lig sarhoşluğuna..

Fikret Öztürk’ün 4 yaşındaki takımı Bodrum FK, Adana’da oynadığı play-off finalinde Sakarayaspor’u 3-1 yenerek süper lige yükseldi. Bu galibiyetin benim izlediğim maçların içerisinde oynanan en iyi futbolla alındığı düşüncesindeyim. Şampiyonluk yolunda emeği geçen herkese teşekkürler..

Bodrum’u oldukça sevindiren bu sonuç, yazımı kaleme aldığım bu akşam Bodrum Belediye Meydanı’nda coşkuyla kutlanacak. Yine bir konser ve canlı yayınla..

Yakın Çağı yaşayan dünyanın, yeni nesil bacasız sanayisi olarak adlandırabileceğimiz profesyonel futbol, artık bir yatırım aracı olarak anılmaya başlandı.

Giderek Dünya’nın ultra zenginlerinin oyuncağı ve hobisi haline gelen bir spor branşına dönüşen profesyonel futbolun, büyük yığını çok yakından ilgilendirmediği düşüncesindeyim.

Ayrıca Bodrum’a yapılacak bir stadın yatırım maliyeti, Bodrum’un öncelikleri arasında da değildir.

Bodrum’un altyapı ile ilgili çözüm bekleyen bunca sorunu varken, bir süper lig takımının bir yıllık maliyetiyle yapılacak tesislerin sorumluluğu, bu işlere para yatıranların öncelikleri arasında olmalıdır.

Bodrum’a yapılacak gerçek katkılar manevi değeri olan kupalardan ve başarılardan daha çok, kazandırılacak tesislerle olmalıdır.

Profesyonel futbol, basketbol ve voleybola milyon liraları yatırmaya karar veren spor girişimcileri, önce tesis yatırımlarını planlamalı. Mabedi olmayan profesyonel takım olmaz düşüncesindeyim..

Mabedi bir kenara bıraktık; alt yapılarıyla tüm amatör kulüplerin yararlanacağı devlet ve belediye spor tesislerini adeta işgal eden profesyonel kulüplerin, antrenman tesisleri bile yok.

Devletin ve yerel yönetimlerin sorumluluğuna gelince; bu kurumlar spor konusundaki tüm imkanlarını ve bütçelerini öncelikle; amatör spor kulüplerine, amatör sporculara ve halkın bedelsiz yararlanacağı tesislere harcamalıdır.

Bu arada şampiyonluk kutlama gecesinde olan bitenle, Asi Tayfa‘ya yapılan saygısızlığı yazmak için Bodrum’un ayılmasını bekleyeceğim..

****

Sonsöz; Bodrum Belediyesi’nin Bodrumspor’dan, Bodrumspor’un da Bodrum Belediyesi’nden kurtulması konusunun takipçisi olmaya devam edeceğim.

Haziran ayı sonunda yeni bir “oldu da bitti maşallah” kıvamında kongreye hazırlık var. Ama karnımız tok bilinsin. Seçimli B.B.Bodrumspor kongresi, Başkan Tamer Mandalinci’nin spor konusunda ki ilk ciddi sınavı olacak bence.

Bodrumspor kamburunu Bodrum Belediyesi’nin sırtından atması beklentisindeyim. En azından ayağını yorganına göre uzatan bir Bodrumspor’u oluşturmak için..

“Zengin babanın, şımarık kızının, pahalı arabası Mini Morris” benzetmesindeki gibi “zengin belediyenin, şımarık çocuklarının, maliyetli kulübü” durumu yaşamaya devam etmeyelim umuduyla, sporla kalın..

Önemli not: Teşbihte hata olmaz..

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Futbol

Spor Komisyon Başkanı Özsert Sportre’nin Sorularını Cevapladı…

Yayınlandı

Tarih

Yayınlayan

Bodrum Belediye Meclisi’nin “spor komisyonu başkanı” olarak görev yapan Kanat Özsert Sportre’nin Temmuz sayısında soruları cevapladı

BODRUM SPOR TV – Bodrum’un spor dünyasıyla ilgili durum tespitleri yapan meclis üyesi Özsert, spora ayrılan kaynakların en doğru şekilde değerlendirilmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekerek, tesislerin rantabl kullanılması gerektiğini ifade etti.

Spor Komisyonu Başkanı olarak Bodrum’da sporun durum tespitini nasıl yaparsınız?

Bodrum’un her geçen gün tüm profesyonel ve amatör spor dallarında yükselen bir başarı grafiği var. Bu durum özellikle tesisler konusunda ulusal ve yerel yönetimi zorluyor. Özellikle profesyonel branşlarda oynanan maçlarda donanımlı tesislere ihtiyacımız var. Elit liglerde mücadele eden basketbol takımlarımız yanında kadın hentbol ve kadın voleybol takımlarımız var.

Gençlik Spor Bakanlığı ve Bodrum Belediyemizin bünyesinde hizmet veren 2 spor salonu çok yetersiz kalıyor. Öncelikli problemimiz tesisleşmektir.

Bunun yanında sporu doğru yönetmek adına tüm dinamiklerin birlikte ve uyum içerisinde hareket etme gerekliliği de olmazsa olmaz bir durumdur.

Önümüzdeki 5 yıllık süreçte spor politikamızı nasıl oluşturacak ve yöneteceksiniz?

Geleneksel hale gelmiş uluslararası sportif organizasyonlara desteğimize devam edip, bu ve buna benzer yeni organizasyonlar takvimimize almayı planlıyoruz. (Bior Optimist Regatta, Bodrum Cup, Rally Bodrum, Bodrum Ultra Maraton ve Yarı Maraton, Triatlon , Aquamasters -Açık Deniz Yüzme Yarışları vb.)

Belediyemizin içindeki spor birimleri, kulüplerimiz ve kent konseyi ile diğer spor paydaşlarını bir araya getirme konusunda rol alacağız.

Bodrum Belediye Meclisi bünyesinde oluşan Spor Komisyonu sporun tüm dinamikleriyle etkileşecek. Spor Komisyonu’na gelecek talepleri süzecek ve bize iletecek bir alt komisyon kurmak ve etkin bir şekilde çalıştırmak istiyoruz.

Bu yılın sonuna kadar yapacağımız çalışmalarla 4 yıllık bir spor politikası ve takvimi oluşturacağız. Bunu yılın sonunda bir çalıştay ile raporlamayı ve yol haritamızı belirlemeyi planlıyoruz.

Bodrum’un ihtiyacı olduğu noktalarda spor tesisi yapma konusunda Bodrum Belediyesi’nin kısa vadede uygulamaları olacak mı?

Her geçen gün gelişen ve nüfus artış hızı yüksek olan Bodrum’un tesisleşme hızında buna ayak uydurması gerekiyor. Çünkü spor turizmi Bodrum Belediyesi’nin hareket planı içerisinde..

Bodrum’da yükselen spor grafiği sonucunda oluşan başarı ve artan spor kulübü sayısı, bizleri oldukça zorluyor. Kulüplerimizin ve vatandaşlarımızın ihtiyacı olan spor tesisi beklentilerini karşılamakta zorlanıyoruz.  Kısa vadede mevcuttaki spor tesislerinin daha verimli ve sağlıklı kullanılması noktasında gerekli bakım ve onarımları tamamlayacağız. Orta ve uzun vadede İhtiyaç duyulan yeni spor tesislerinin yapılması noktasında finansal kaynak arayışlarımıza devam edip, ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak çalışmalar yaparak, yeni spor tesislerini Bodrum’a kazandıracağız.

Bodrum’da kamunun yanında spora hizmet eden birçok özel girişim var. Sponsorluk aracı altında kulüplerimize akan ekonomik değerlerin bir bölümünü toplumsal fayda sağlayacak spor tesisi yapılması konusuna yönlendirmek düşüncelerimiz arasında.

Üst liglerde başarı gösteren kulüplerimizin mevcuttaki spor tesislerinin ihtiyacı karşılamadığı ortadadır. Bu nedenle yeni, modern ve ihtiyaçları karşılayacak yeni tesislerin Bodrum’a kazandırılması için var gücümüzle çalışacağız.

Okumaya devam et

Futbol

Bodrumspor’un Haksızlığa ve Yanlışlara İsyan Eden Asi Gençleri…

Yayınlandı

Tarih

Yayınlayan

Yayın hayatına bu ay başlayan kardeş kuruluşumuz olan Sportre dergisinde yer alan röportaj, haber ve köşe yazılarını da Bodrum Spor TV sayfalarından sizlerle paylaşacağız…

BODRUM SPOR TV – İlk paylaşımımız Asi Tayfa röportajı olsun istedik. Haksızlığa ve yanlışlara isyan eden sporsever gençler olarak kendilerini tarif eden Asi Tayfa’nın lideri Doğan Yıldırım’ın, Sportre’nin sorularına verdiği cevaplar dikkat çekiciydi.

Abdulkadir Sevindik’in yaptığı röportaj, Bodrumspor’un son 15 yılından bazı bölümlere ışık tuttu…

Asi Tayfa hikayesi ne zaman yazılmaya başladı?

Asi Tayfa’nın hikayesi 2009-10 sezonunda başladı. O güne kadar biz 6-7 arkadaş maraton tribününde maçları bir arada izleyen küçük, genç ama ateşli bir gruptuk.

Bodrumspor süper amatörde mücadele ediyor. Tabi spor kamuoyuyla da ilgiliyiz. Aramızda yaptığımız sohbetlerde bizim grubumuzun bir adı olsun fikri çıktı. Fikir çıkınca da bir isim arayışına girdik haliyle. Küçük bir gruptuk ama sporun içinde ve dışında her türlü haksızlığa karşıydık, ezilenin yanındaydık.. Bu ruh halimiz isyan eden insan, asi insan değerlendirmesine tabi oluyordu. Bizde Asi ifadesinin yanına tayfa kelimesini ekledik. Bu kararı aldıktan sonra kendimizi “Asi Tayfa” adıyla nitelendirdik.

Adımız kısa sürede kabul gördü. Grubumuzun ilk üyeleri; Tamer Yaman, Selim Caner, Alp, Mert, Süleyman ve Faruk vardı. Sonrasında grubumuz yavaş yavaş büyümeye başladı. 15 Yıl önce çok gençtik, şimdilerde hepimiz çoluğa çocuğa karıştık. Ama arkadaşlığımız ve dayanışmamız üst düzeyde devam ediyor.

Asi Tayfa’nın markalaşma süreci nasıl işledi?

İlk günlerde çok fazla dikkat çekmedik. Ama kemik kadro ile o zaman il bazında tüm deplasmanlara gitmeye başladık. Bizim enerjimizi gören futbol ve Bodrumspor sevdalısı gençler yavaş yavaş aramıza katılmaya başladı. Dönemin başkanı yanlış hatırlamıyorsam Semih Nalbantoğlu’ydu. Ama biz kulüple en iyi etkileşimi Güneri Başkan zamanında yaşadık. Bu etkileşim o günlerde yaptığımız bir “Rus Kızlar” bestesi vardı. Maçlardan önce Güneri Başkan yanımıza gelip bize besteyi söylettirirdi. Dokunurdu bize.

Ama 13 yıllık Rıza Karakaya döneminde çok aktif olduk, birlik beraberlik içerisinde çok hızlı büyüdük. Artık daha büyük kitlelerle her maça gitmeye başlamıştık. Yönetimde tribünde yalnız kalmıyordu. Onlarda mutlu oluyordu ve bizi kısa bir sürede değer olarak kabul ettiler.

Bu 13 yılda her şey çok güzel olmadı haliyle. Sorunlar, tartışmalar ve ters düşmeler de yaşandı. Biz her defasında sorunlarımızı kendi içimizde yaşayıp, çözerek ayağa kalktık.

Dernekleşme fikri ne zaman çıktı?

İletişim içerisinde olduğumuz bütün taraftar gruplarının derneğinin var olduğunu biliyordum. Bu durumu bende kendi içimizde tartışmaya açtım. Düşüncem kabul gördü. 6-7 sene oldu derneği kuralı. Mehmet Kocadon dönemiydi. Dernek merkezimizi Bodrum Store’u dernek merkezimizin adres gösterdik. Mehmet Başkan’da Rıza Başkanda yer konusunda bize defalarca söz vermelerine rağmen bu hayata geçmedi. Geçen yıla kadar da bize bir yer gösterilmedi. Sağolsun Ahmet Başkan bize şimdiki yerimiz gösterdi ve biz derneğimizi nihayet kurumsallaştırdık. Bu arada deplasman aracımızı da aldık. Parasının tamamı içimizde topladık. Aracımızda derneğimizin envanterine kayıtlıdır.

Süreçten bir anını bizimle paylaşır mısın?

Muğla ile yaşadığımız bir olay var ki onu asla unutamam. Biz taraftar açısından renktaşımız olan Muğla’ya kardeş kulüp olarak baktık her zaman. Maçların birinde protokolde bir kavga çıktı ve kulüpler birbiriyle ters düştü. Haliyle bizim tribün hukukumuzda yara aldı. Muğla maçlarında bize karşı kötü tezahüratlar olmaya başladı. Bende bunu bir televizyon programında ifade ettim. Birçok ile gidiyoruz ve gayet misafirperver karşılanıyoruz ama Muğla’da bize söylenmedik laf kalmıyor dedim. Bu açıklamamdan sonra beni Muğla kamuoyu düşman ilan etti. Bu sözlerimden sonra Muğla’da bir sürü açıklama oldu. Açıklamamı Muğla-Bodrum arasına nifak tohumu ekiyorsun mecrasına çektiler profesyonelce. Vali dernek başkanımız Tamer Yaman’ı Muğla’ya görüşmeye çağırdı. Bu olan bitenden sonra bütün oklar bana döndü. O hafta oynayacağımız maçta en ufak bir olay olsa günah keçisi ben olacaktım. Maç günü tribünde bütün arkadaşlarım benim hedef olmamam için ağızlarından bir kötü kelime çıkmadı.

O maçı kazandık namağlup şampiyon olduk. İşte O zaman dedim ki biz gerçekten sapasağlam kaya gibi bir taraftar grubu olmuşuz.

Bodrumspor’un Süper Amatörden Süper Lige yükselme hızını sağlıklı buluyor musun?

Bana göre süreç sağlıklıydı. Ama işlerin nasıl yapıldığı konusu tartışmaya açık. İşlerin yanlışlığını tesislerden örnekleyim. Stadımızın tribün kalitesi, teknik alt yapısı ve ışıklandırması gibi konuların bugüne kadar defalarca halledilmesi gerekiyordu. Gecekondu gibi her yıl bir yeri saçla kapatılarak derme çatma bir stadımız oldu. Halbuki kapasitesi küçük ama çok kaliteli bir butik stat yapılabilirdi bu günlere kadar.

Örnek vermek gerekirse geçen sene yapılan 6-7 milyonluk masraf çöpe atıldı. Yıllar itibarıyla harcanan paralar da haliyle.

Bodrumspor’un önce Bodrumspor A.Ş. sonra Bodrum FK’ya dönüşme sürecini nasıl değerlendiriyorsun?

Biz dernek olarak bu oluşuma karşı çıkmıştık. Kongrede de 5 kişi A.Ş. olma kararına ret vermiştik. Kulüp bizde olsun anahtarı bizde olsun demiştik. Gerekirse tekrar amatöre düşelim demiştik. Amatörden çıkarken de yapılan transferlerle harcanan paraların nasıl ödeneceği konusunda çok yazdım. O dönemde de doğruları söylediğim için günah keçisi ilan edildim. Sonunda tüm uyarılarımın doğru olduğunu yaşananlar gösterdi.

Engin İpekoğlu’nu da Erol Tok dönemini de çok eleştirdim. Bu kulüp ayağına top değmeden gelip giden birçok futbolcuya milyonlarca para ödedi. Yaşananlar konuşulduğunda herkes eğri oturup doğru konuşacak.

Ali Merdin, Cem Canbaz ve Sabri Hocaların hakkını fazlasıyla yediler. Takım iyi gidiyor Erol Tok meydanda kötü gidiyor, vurun Ali Hocaya, Cem Hocaya.. Biz bu haksızlıklara hep karşı çıktık. Asi Tayfa’nın var olma sebebi haksızlığa karşı çıkması. Adam tribünden telefonla takım yönlendiriyordu. Ya hepsini anladık da sokaklar isminin verilmesini hiçbir zaman anlamadık da, sindiremedik de.

Bodrumpor’a parasıyla emeğiyle bu kadar hizmet eden abilerimiz var. Erol Tok kim? Ona sıra mı gelir.. Rıza Karakaya’nın kulübe ne kadar emeği varsa o kadar da yanlışları var.

Başka bir dünyanın içine giriyoruz Süper Lig nasıl olacak?

Süper Lig konusunda çok şüpheliyim ve emin değilim. Süper Lig kurtlar vadisi. Çok büyük kulüpler camialar Süper Lige tutunamıyor. Ama çok iyi bir hocamız var. İsmet Taşdemir’in tutturduğu maya oluşturduğu aile ortamı 1. Ligde iş gördü. Bana göre mucize bir başarı gerçekleşti. Süper Ligi de birlikte göreceğiz. Bence tadını çıkaralım bu senenin. Son maçın son dakikasına kadar “Asi Tayfa” gereğini yapacak.

Okumaya devam et

Futbol

Futbolun Gerçek Ruhu…

Yayınlandı

Tarih

Yayınlayan

Futbol, yüzyıllardır toplumları bir araya getiren, coşkuyla izlenen ve oynanan bir spor dalı. Ancak son yıllarda futbolun, endüstriyel kapitalist sistemin bir reyting ve meta unsuru haline geldiğine tanık oluyoruz.

Bu dönüşüm, futbolun doğasındaki saf sevgiyi ve toplumsal birliği gölgede bırakabiliyor. Bodrumspor’un süperliğe yükselmesi, futbolun asıl değerlerini hatırlatmak ve bu değerleri savunmak için bir fırsat sunuyor.

Futbolun Endüstriyelleşmesi: Bir meta olarak spor günümüzde futbol, milyarlarca dolarlık bir endüstri haline geldi.

Büyük kulüpler, devasa sponsorluk anlaşmaları ve astronomik transfer ücretleriyle adeta birer ticari marka olarak faaliyet gösteriyor.

Medyanın futbol üzerindeki etkisi, reyting uğruna sporun özünden sapmasına neden olabiliyor. Maçlar, futbolseverler için birer sosyal etkinlikten ziyade, izlenme oranlarının peşinde koşan medya kuruluşlarının hedefi haline geliyor.

***

Bodrumspor, uzun yıllar süren mücadelesinin ardından süperlige ulaşarak büyük bir başarıya imza attı. Bu başarı, sadece sportif anlamda değil, aynı zamanda toplumsal birlik ve beraberliğin bir simgesi olarak da değerlendirilmeli. Bodrumspor’un başarısı, yerel halkın, taraftarların ve oyuncuların birlikte hareket etmesiyle elde edildi.

Bu, futbolun gerçek ruhunun, birlikte başarma duygusunun ve dayanışmanın bir göstergesidir.

***

Futbol, sadece bir spor değil, aynı zamanda evrensel bir dil. İnsanları bir araya getiren, farklı kültürleri birleştiren ve sosyal etkileşimi artıran bir güç. Bodrumspor’un başarısı, gençlerin ilham kaynağı olabilir, onlara takım çalışmasının, disiplinin ve azmin önemini gösterebilir. Futbol, endüstriyel bir meta olmaktan çıkarılmalı ve yeniden toplumsal bir etkinlik olarak benimsenmelidir.

***

Bodrumspor’un başarısı, bize futbolun sadece bir oyun olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir olgu olduğunu hatırlatıyor. Futbolun endüstriyel kapitalist sistemin bir reyting aracı olmaktan çıkarılması, sporun gerçek değerlerinin korunması adına da önemli.

Futbol, birlik ve beraberlik içinde oynandığında, toplumsal değerleri pekiştiren ve bireylerin kendini ifade etmesine olanak tanıyan bir etkinlik olarak kalmalıdır.

Futbolun bir meta değil, bir başarı dili ve sosyal etkinlik olarak kalması dileğiyle, Bodrumspor’un bu başarı yolculuğunda emeği geçen herkesi kutluyorum.

Gelecek nesillerin de bu değerleri benimseyerek, futbolu sadece bir spor değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi olarak görmeleri umuduyla.

Okumaya devam et

Çok Okunanlar