Connect with us

Futbol

Görün Yarattığınız Tabloyu Goca Bodrumlular…

Yayınlandı

Tarih

Bodrum FK’nın şampiyonluk kutlamaları ve zafer sarhoşluğu üzerinden bir hafta geçti.

Geçen sürenin zafer sarhoşluğunun sona ermesi için yeterli olduğu düşüncesiyle ve konu sıcakken geçen haftaki yazımın devamını getireyim dedim..

Öncelikle şu hatırlatmayı yapıp, Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim. Çünkü dikkat çekeceğim konular başarıyı gölgelemek için değil asla..

4 Yıl önce; Bodrum Belediyesi Bodrumspor’un, ödenemeyen borçları nedeniyle yaptığı olağanüstü kongreyle aldığı şirketleşme kararı sonrasında, kulübün borçlarını ödeyerek hisselerini satın alan iş insanı Fikret Öztürk’ün büyük krizi nasıl çözdüğünü unutmadım, unutmadık..

Neden mi? O Yıl 89. yaşını kutlayan Bodrumspor’un, önce rezil sonrada çöp olmasına engel olduğu için..

Ayrıca şunu da not düşelim!

Servetlerinin yanında tabiri caizse, değeri üç-beş kuruş olan hisseleri almayan “Goca Bodrumluları” unutmadığımız gibi..

Unutulmaması gereken başka bir konu da Bodrumspor’un yaşayacağı olası rezilliğin, Bodrum’da yapılan ticaretten kazanılan paralarla temizlendiği gerçeği..

Sonuçta; yapılan doğru işler ve başarılar takdiri ne kadar hak ediyorsa, yanlışlar ve başarısızlıklar da eleştiriyi o kadar hak ediyor.

***

Konuya girişimizi Adana’daki final maçı sonrasından yapalım.. Öztürk’ün kullandığı cümleleri de maç sonrası zafer sarhoşluğuna vererek hatırlayalım. Ne demişti benim efsane başkanım..

“Biz bu takımı 4 sene önce satın aldık. Aldığımız zaman 2. ligde borçlu bir takımdı. Önce borcunu ödedik ve normal borçsuz bir takım haline getirdik. Sonra kısa bir sürede Bodrum gibi bir yerden süper lige takım çıkardık.” diyordu.

Çok zafer konuşması dinledim ama böylesini az şahit oldum..

Sağından bakıyorum, solundan bakıyorum ne diyeceğimi bilemiyorum, şaşkınım bu üstenci ifadeler karşısında ..

Başkan Öztürk konuşmasında “bu takım” ifadesiyle sanki bir maldan bahsediyor. “Bodrum gibi bir yerden” derken de sanki Türkiye’nin göze çarpmayan, unutulmuş bir yerinden bahsediyor.

Öncelikle bu takımın bir ruhunun var olduğunu ve bu ruhun Bodrum Stadının maraton tribününde yaşadığını hatırlatmak isterim.

Ne olursa olsun, hangi şartta olursa olsun her maçın ve her anın 12. adamı Asi Tayfa ve Bodrumlu sporseverler bu takımın ruhudur.

Asi Tayfa’nın sporu yaşama ve değerlendirme kriterleri, ne iş insanlarınınkine benzer nede Goca Bodrumlularınkine..

Daha da açıkçası maddi ve manevi karlılık hesabı yapmaz bu gönül insanları..

Bu insanların yaşadıkları sevinç duygusundan başka karları, duydukları üzüntüden başka zararları yoktur.

O yüzdendir ki konuşulan şey, borcu ödenerek alınan bir mal değil, ruhu olan yaşayan bir organizasyondur..

Gelelim “Bodrum gibi bir yerden” sözüne.. Bu vurgunun bir dil sürçmesi olduğuna inanmak istiyorum. Sanıyorum “Bodrum olması gerektiği yere ulaştı” demek istedi efsane başkan..

***

Şampiyonluğun kutlama akşamına gelince..

Bodrumspor’un Gümbet Tesisleri’den yola çıkan şampiyonluk otobüsünün üzerinde ki manzara dikkat çekiciydi.

Kulübün medya personeli ve takım oyuncularının yanı sıra teknik sorumlu İsmet Taşdemir’in olduğu otobüsün üzerinde ne Başkan Fikret Öztürk, nede yönetim kurulu üyeleri yoktu.

Yaklaşık 1,5 saat süren şampiyonluk turunda; otobüsün üzerinde Bodrum FK bayrağını sallayan Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci dikkatlerden kaçmadı.

Bu ilginç durumu gerekli gören birimi, kişiyi merak ettim doğrusu.. Karar başkanın tasarrufu olsa da, kulübün başkanının olmadığı otobüsün üzerinde Bodrum Belediye Başkanı da olmamalıydı.

Yazılı olmayan protokol kurallarının da var olduğunu unutmamak gerekir diyor, şeytanın gizli olduğu ayrıntılara girmiyorum.

Neyse..

Gece de yaşanan ve sınırları aşan coşkunun arasına sıkışın birkaç duruma daha dikkat çekmek istiyorum.

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın Bodrum FK yöneticilerine coşkuyla yaptığı güzellemeler, abartılı ve şaşırtıcıydı

Sanki Bodrum FK’yı şampiyon yapanlar; su sorunumuzu çözüp, yanında arıtmaları halledip, üzerinde birde katı atık geri dönüşüm fabrikası kurup Bodrum Belediyesi’ne hediye etmişlerdi.

Bodrum’un hatta Türkiye’nin sayılı zenginleri için düzenlenen töreni izlemeye gelen Bodrumluya “bu insanlara sahip çıkacağız söz mü?” diye sorarak söz verdirten halkçı başkan, yeni bir haliyle hafızalarda yerini aldı.

Bir ara Başkan Aras‘ın Fikret Öztürk için “üçlü” tezahüratı çektirip, Beşiktaş’ın ünlü amigosu Tatava Cengiz‘e selam göndereceğini düşünmedim dersem yalan olur.

Ne diyeyim görün yaratığınız tabloyu “Goca Bodrumlular”..

Ama ayıbın en büyüğü Asi Tayfa‘ya yapıldı. Teknik ekibi, yönetim kurulu üyelerinin sunumunu yaparken adeta kendinden geçen sunucunun aklına, Bodrum FK’nın gerçek sahipleri gelmedi.

Gecenin maddi manevi hamisi Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras’ın aklına geldi mi? Tabii ki hayır. Siyasetin en büyük hastalığı kendine odaklı bakış açısı olduğundandır deyip onu da geçelim..

Peki zor olan her maçtan sonra, atlanan her turdan sonra tribünlere koşan fotoğraflar veren Bodrum FK Başkanı Fikret Öztürk, yönetim kurulu üyeleri ile futbolcuları nasıl hoş görelim ?

Göremeyiz… Çünkü onlar takımı satanlar değil, alanlar..

Yarım ağızla bile olsa, kimse Asi Tayfa‘nın hakkını vermedi.. Stat Müdürü Suat Akay dahil herkes sahneye çağrıldı. Gecesi gündüzü Asi Tayfa ile geçen Akay’ın da aklına gelmeyen hatırlatma kimin aklına gelsin..

*** 

Zengin insan psikolojisinin doğasında var, paranın her şey olduğu ve parayla her şeyin satın alınabileceği. Ama bazı durumlar öyle değildir..

Bırakın zengin olmayı sıradan insanların katlanabileceği meşakkat değildir, koyu taraftarlık..

Süper ligde görüyoruz parayla yaratılan milyarlık takımların oynadığı boş tribünleri.. Ezcümle; kulüpler hikayeleriyle, taraftarlarıyla kıymetlidir, değerdir..

Satıp savanlar unuttu.. Ama siz unutmayacaksınız Sayın Öztürk..

Kulüp alırsın, borcunu ödersin, süper lige de çıkarırsın.. Ama tribünlerin bedeli para değildir. Gönüldür, emektir..

Zengin olan, efsane olan başkanların başını eğerek vedalaştığı nice hikayelerle dolu spor tarihi..

***

Farklı açılardan yapılan bu değerlendirmelerde yazar ne demek istemiş olabilir? sorusunun cevabı da şudur;

Bodrum’un değerleri üzerinde tasarruf kullanan zenginleri ve siyasileri, Bodrumspor’a sahip çıkmaları gerektiği anda ortaya koydukları sorumsuz ve mirasyedi halleriyle, artık bir iş insanına ait olan Bodrum FK’ya gösterdikleri hassasiyeti anlamak mümkün değil..

Bodrumpor özelinde gerçekleşen bu durumun, Bodrum’un sahip olduğu diğer değerlerde vücut bulmaması için, kentin hikayesine not düşme ihtiyacı hissettim.

Yazımın genelinde işlediğim güncel olaylar konunun sonuçları arasında bazı yaşanmışlıkları kapsıyor. Sebepleri arasındaki Kocadon ailesini hatırlatmaya gerek yok sanırım..

Son söz: Bodrum’un değerleri hepimizin..

*** 

Önemli not:

Bayramdan sonra B.B.Bodrumspor kongresinin yapılacağı söylentisi ortada dolaşıyor. Kulübün resmi sitesini yazımı yayınladığım anda kontrol ettim. Yapılan bir paylaşım yok.

Katılımcı, şeffaf ve kucaklayıcı bir kongre olabilmesi için kulübün resmi sitesinden, özellikle mali verilerin paylaşılması konusuna azami özenin gösterilmesini bekliyorum.

Gri kalmış, yapılması ve bilgilendirmesi unutulmuş yeni konularla karşılaşmamak için..

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Futbol

Spor Komisyon Başkanı Özsert Sportre’nin Sorularını Cevapladı…

Yayınlandı

Tarih

Yayınlayan

Bodrum Belediye Meclisi’nin “spor komisyonu başkanı” olarak görev yapan Kanat Özsert Sportre’nin Temmuz sayısında soruları cevapladı

BODRUM SPOR TV – Bodrum’un spor dünyasıyla ilgili durum tespitleri yapan meclis üyesi Özsert, spora ayrılan kaynakların en doğru şekilde değerlendirilmesinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekerek, tesislerin rantabl kullanılması gerektiğini ifade etti.

Spor Komisyonu Başkanı olarak Bodrum’da sporun durum tespitini nasıl yaparsınız?

Bodrum’un her geçen gün tüm profesyonel ve amatör spor dallarında yükselen bir başarı grafiği var. Bu durum özellikle tesisler konusunda ulusal ve yerel yönetimi zorluyor. Özellikle profesyonel branşlarda oynanan maçlarda donanımlı tesislere ihtiyacımız var. Elit liglerde mücadele eden basketbol takımlarımız yanında kadın hentbol ve kadın voleybol takımlarımız var.

Gençlik Spor Bakanlığı ve Bodrum Belediyemizin bünyesinde hizmet veren 2 spor salonu çok yetersiz kalıyor. Öncelikli problemimiz tesisleşmektir.

Bunun yanında sporu doğru yönetmek adına tüm dinamiklerin birlikte ve uyum içerisinde hareket etme gerekliliği de olmazsa olmaz bir durumdur.

Önümüzdeki 5 yıllık süreçte spor politikamızı nasıl oluşturacak ve yöneteceksiniz?

Geleneksel hale gelmiş uluslararası sportif organizasyonlara desteğimize devam edip, bu ve buna benzer yeni organizasyonlar takvimimize almayı planlıyoruz. (Bior Optimist Regatta, Bodrum Cup, Rally Bodrum, Bodrum Ultra Maraton ve Yarı Maraton, Triatlon , Aquamasters -Açık Deniz Yüzme Yarışları vb.)

Belediyemizin içindeki spor birimleri, kulüplerimiz ve kent konseyi ile diğer spor paydaşlarını bir araya getirme konusunda rol alacağız.

Bodrum Belediye Meclisi bünyesinde oluşan Spor Komisyonu sporun tüm dinamikleriyle etkileşecek. Spor Komisyonu’na gelecek talepleri süzecek ve bize iletecek bir alt komisyon kurmak ve etkin bir şekilde çalıştırmak istiyoruz.

Bu yılın sonuna kadar yapacağımız çalışmalarla 4 yıllık bir spor politikası ve takvimi oluşturacağız. Bunu yılın sonunda bir çalıştay ile raporlamayı ve yol haritamızı belirlemeyi planlıyoruz.

Bodrum’un ihtiyacı olduğu noktalarda spor tesisi yapma konusunda Bodrum Belediyesi’nin kısa vadede uygulamaları olacak mı?

Her geçen gün gelişen ve nüfus artış hızı yüksek olan Bodrum’un tesisleşme hızında buna ayak uydurması gerekiyor. Çünkü spor turizmi Bodrum Belediyesi’nin hareket planı içerisinde..

Bodrum’da yükselen spor grafiği sonucunda oluşan başarı ve artan spor kulübü sayısı, bizleri oldukça zorluyor. Kulüplerimizin ve vatandaşlarımızın ihtiyacı olan spor tesisi beklentilerini karşılamakta zorlanıyoruz.  Kısa vadede mevcuttaki spor tesislerinin daha verimli ve sağlıklı kullanılması noktasında gerekli bakım ve onarımları tamamlayacağız. Orta ve uzun vadede İhtiyaç duyulan yeni spor tesislerinin yapılması noktasında finansal kaynak arayışlarımıza devam edip, ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak çalışmalar yaparak, yeni spor tesislerini Bodrum’a kazandıracağız.

Bodrum’da kamunun yanında spora hizmet eden birçok özel girişim var. Sponsorluk aracı altında kulüplerimize akan ekonomik değerlerin bir bölümünü toplumsal fayda sağlayacak spor tesisi yapılması konusuna yönlendirmek düşüncelerimiz arasında.

Üst liglerde başarı gösteren kulüplerimizin mevcuttaki spor tesislerinin ihtiyacı karşılamadığı ortadadır. Bu nedenle yeni, modern ve ihtiyaçları karşılayacak yeni tesislerin Bodrum’a kazandırılması için var gücümüzle çalışacağız.

Okumaya devam et

Futbol

Bodrumspor’un Haksızlığa ve Yanlışlara İsyan Eden Asi Gençleri…

Yayınlandı

Tarih

Yayınlayan

Yayın hayatına bu ay başlayan kardeş kuruluşumuz olan Sportre dergisinde yer alan röportaj, haber ve köşe yazılarını da Bodrum Spor TV sayfalarından sizlerle paylaşacağız…

BODRUM SPOR TV – İlk paylaşımımız Asi Tayfa röportajı olsun istedik. Haksızlığa ve yanlışlara isyan eden sporsever gençler olarak kendilerini tarif eden Asi Tayfa’nın lideri Doğan Yıldırım’ın, Sportre’nin sorularına verdiği cevaplar dikkat çekiciydi.

Abdulkadir Sevindik’in yaptığı röportaj, Bodrumspor’un son 15 yılından bazı bölümlere ışık tuttu…

Asi Tayfa hikayesi ne zaman yazılmaya başladı?

Asi Tayfa’nın hikayesi 2009-10 sezonunda başladı. O güne kadar biz 6-7 arkadaş maraton tribününde maçları bir arada izleyen küçük, genç ama ateşli bir gruptuk.

Bodrumspor süper amatörde mücadele ediyor. Tabi spor kamuoyuyla da ilgiliyiz. Aramızda yaptığımız sohbetlerde bizim grubumuzun bir adı olsun fikri çıktı. Fikir çıkınca da bir isim arayışına girdik haliyle. Küçük bir gruptuk ama sporun içinde ve dışında her türlü haksızlığa karşıydık, ezilenin yanındaydık.. Bu ruh halimiz isyan eden insan, asi insan değerlendirmesine tabi oluyordu. Bizde Asi ifadesinin yanına tayfa kelimesini ekledik. Bu kararı aldıktan sonra kendimizi “Asi Tayfa” adıyla nitelendirdik.

Adımız kısa sürede kabul gördü. Grubumuzun ilk üyeleri; Tamer Yaman, Selim Caner, Alp, Mert, Süleyman ve Faruk vardı. Sonrasında grubumuz yavaş yavaş büyümeye başladı. 15 Yıl önce çok gençtik, şimdilerde hepimiz çoluğa çocuğa karıştık. Ama arkadaşlığımız ve dayanışmamız üst düzeyde devam ediyor.

Asi Tayfa’nın markalaşma süreci nasıl işledi?

İlk günlerde çok fazla dikkat çekmedik. Ama kemik kadro ile o zaman il bazında tüm deplasmanlara gitmeye başladık. Bizim enerjimizi gören futbol ve Bodrumspor sevdalısı gençler yavaş yavaş aramıza katılmaya başladı. Dönemin başkanı yanlış hatırlamıyorsam Semih Nalbantoğlu’ydu. Ama biz kulüple en iyi etkileşimi Güneri Başkan zamanında yaşadık. Bu etkileşim o günlerde yaptığımız bir “Rus Kızlar” bestesi vardı. Maçlardan önce Güneri Başkan yanımıza gelip bize besteyi söylettirirdi. Dokunurdu bize.

Ama 13 yıllık Rıza Karakaya döneminde çok aktif olduk, birlik beraberlik içerisinde çok hızlı büyüdük. Artık daha büyük kitlelerle her maça gitmeye başlamıştık. Yönetimde tribünde yalnız kalmıyordu. Onlarda mutlu oluyordu ve bizi kısa bir sürede değer olarak kabul ettiler.

Bu 13 yılda her şey çok güzel olmadı haliyle. Sorunlar, tartışmalar ve ters düşmeler de yaşandı. Biz her defasında sorunlarımızı kendi içimizde yaşayıp, çözerek ayağa kalktık.

Dernekleşme fikri ne zaman çıktı?

İletişim içerisinde olduğumuz bütün taraftar gruplarının derneğinin var olduğunu biliyordum. Bu durumu bende kendi içimizde tartışmaya açtım. Düşüncem kabul gördü. 6-7 sene oldu derneği kuralı. Mehmet Kocadon dönemiydi. Dernek merkezimizi Bodrum Store’u dernek merkezimizin adres gösterdik. Mehmet Başkan’da Rıza Başkanda yer konusunda bize defalarca söz vermelerine rağmen bu hayata geçmedi. Geçen yıla kadar da bize bir yer gösterilmedi. Sağolsun Ahmet Başkan bize şimdiki yerimiz gösterdi ve biz derneğimizi nihayet kurumsallaştırdık. Bu arada deplasman aracımızı da aldık. Parasının tamamı içimizde topladık. Aracımızda derneğimizin envanterine kayıtlıdır.

Süreçten bir anını bizimle paylaşır mısın?

Muğla ile yaşadığımız bir olay var ki onu asla unutamam. Biz taraftar açısından renktaşımız olan Muğla’ya kardeş kulüp olarak baktık her zaman. Maçların birinde protokolde bir kavga çıktı ve kulüpler birbiriyle ters düştü. Haliyle bizim tribün hukukumuzda yara aldı. Muğla maçlarında bize karşı kötü tezahüratlar olmaya başladı. Bende bunu bir televizyon programında ifade ettim. Birçok ile gidiyoruz ve gayet misafirperver karşılanıyoruz ama Muğla’da bize söylenmedik laf kalmıyor dedim. Bu açıklamamdan sonra beni Muğla kamuoyu düşman ilan etti. Bu sözlerimden sonra Muğla’da bir sürü açıklama oldu. Açıklamamı Muğla-Bodrum arasına nifak tohumu ekiyorsun mecrasına çektiler profesyonelce. Vali dernek başkanımız Tamer Yaman’ı Muğla’ya görüşmeye çağırdı. Bu olan bitenden sonra bütün oklar bana döndü. O hafta oynayacağımız maçta en ufak bir olay olsa günah keçisi ben olacaktım. Maç günü tribünde bütün arkadaşlarım benim hedef olmamam için ağızlarından bir kötü kelime çıkmadı.

O maçı kazandık namağlup şampiyon olduk. İşte O zaman dedim ki biz gerçekten sapasağlam kaya gibi bir taraftar grubu olmuşuz.

Bodrumspor’un Süper Amatörden Süper Lige yükselme hızını sağlıklı buluyor musun?

Bana göre süreç sağlıklıydı. Ama işlerin nasıl yapıldığı konusu tartışmaya açık. İşlerin yanlışlığını tesislerden örnekleyim. Stadımızın tribün kalitesi, teknik alt yapısı ve ışıklandırması gibi konuların bugüne kadar defalarca halledilmesi gerekiyordu. Gecekondu gibi her yıl bir yeri saçla kapatılarak derme çatma bir stadımız oldu. Halbuki kapasitesi küçük ama çok kaliteli bir butik stat yapılabilirdi bu günlere kadar.

Örnek vermek gerekirse geçen sene yapılan 6-7 milyonluk masraf çöpe atıldı. Yıllar itibarıyla harcanan paralar da haliyle.

Bodrumspor’un önce Bodrumspor A.Ş. sonra Bodrum FK’ya dönüşme sürecini nasıl değerlendiriyorsun?

Biz dernek olarak bu oluşuma karşı çıkmıştık. Kongrede de 5 kişi A.Ş. olma kararına ret vermiştik. Kulüp bizde olsun anahtarı bizde olsun demiştik. Gerekirse tekrar amatöre düşelim demiştik. Amatörden çıkarken de yapılan transferlerle harcanan paraların nasıl ödeneceği konusunda çok yazdım. O dönemde de doğruları söylediğim için günah keçisi ilan edildim. Sonunda tüm uyarılarımın doğru olduğunu yaşananlar gösterdi.

Engin İpekoğlu’nu da Erol Tok dönemini de çok eleştirdim. Bu kulüp ayağına top değmeden gelip giden birçok futbolcuya milyonlarca para ödedi. Yaşananlar konuşulduğunda herkes eğri oturup doğru konuşacak.

Ali Merdin, Cem Canbaz ve Sabri Hocaların hakkını fazlasıyla yediler. Takım iyi gidiyor Erol Tok meydanda kötü gidiyor, vurun Ali Hocaya, Cem Hocaya.. Biz bu haksızlıklara hep karşı çıktık. Asi Tayfa’nın var olma sebebi haksızlığa karşı çıkması. Adam tribünden telefonla takım yönlendiriyordu. Ya hepsini anladık da sokaklar isminin verilmesini hiçbir zaman anlamadık da, sindiremedik de.

Bodrumpor’a parasıyla emeğiyle bu kadar hizmet eden abilerimiz var. Erol Tok kim? Ona sıra mı gelir.. Rıza Karakaya’nın kulübe ne kadar emeği varsa o kadar da yanlışları var.

Başka bir dünyanın içine giriyoruz Süper Lig nasıl olacak?

Süper Lig konusunda çok şüpheliyim ve emin değilim. Süper Lig kurtlar vadisi. Çok büyük kulüpler camialar Süper Lige tutunamıyor. Ama çok iyi bir hocamız var. İsmet Taşdemir’in tutturduğu maya oluşturduğu aile ortamı 1. Ligde iş gördü. Bana göre mucize bir başarı gerçekleşti. Süper Ligi de birlikte göreceğiz. Bence tadını çıkaralım bu senenin. Son maçın son dakikasına kadar “Asi Tayfa” gereğini yapacak.

Okumaya devam et

Futbol

Futbolun Gerçek Ruhu…

Yayınlandı

Tarih

Yayınlayan

Futbol, yüzyıllardır toplumları bir araya getiren, coşkuyla izlenen ve oynanan bir spor dalı. Ancak son yıllarda futbolun, endüstriyel kapitalist sistemin bir reyting ve meta unsuru haline geldiğine tanık oluyoruz.

Bu dönüşüm, futbolun doğasındaki saf sevgiyi ve toplumsal birliği gölgede bırakabiliyor. Bodrumspor’un süperliğe yükselmesi, futbolun asıl değerlerini hatırlatmak ve bu değerleri savunmak için bir fırsat sunuyor.

Futbolun Endüstriyelleşmesi: Bir meta olarak spor günümüzde futbol, milyarlarca dolarlık bir endüstri haline geldi.

Büyük kulüpler, devasa sponsorluk anlaşmaları ve astronomik transfer ücretleriyle adeta birer ticari marka olarak faaliyet gösteriyor.

Medyanın futbol üzerindeki etkisi, reyting uğruna sporun özünden sapmasına neden olabiliyor. Maçlar, futbolseverler için birer sosyal etkinlikten ziyade, izlenme oranlarının peşinde koşan medya kuruluşlarının hedefi haline geliyor.

***

Bodrumspor, uzun yıllar süren mücadelesinin ardından süperlige ulaşarak büyük bir başarıya imza attı. Bu başarı, sadece sportif anlamda değil, aynı zamanda toplumsal birlik ve beraberliğin bir simgesi olarak da değerlendirilmeli. Bodrumspor’un başarısı, yerel halkın, taraftarların ve oyuncuların birlikte hareket etmesiyle elde edildi.

Bu, futbolun gerçek ruhunun, birlikte başarma duygusunun ve dayanışmanın bir göstergesidir.

***

Futbol, sadece bir spor değil, aynı zamanda evrensel bir dil. İnsanları bir araya getiren, farklı kültürleri birleştiren ve sosyal etkileşimi artıran bir güç. Bodrumspor’un başarısı, gençlerin ilham kaynağı olabilir, onlara takım çalışmasının, disiplinin ve azmin önemini gösterebilir. Futbol, endüstriyel bir meta olmaktan çıkarılmalı ve yeniden toplumsal bir etkinlik olarak benimsenmelidir.

***

Bodrumspor’un başarısı, bize futbolun sadece bir oyun olmadığını, aynı zamanda toplumsal bir olgu olduğunu hatırlatıyor. Futbolun endüstriyel kapitalist sistemin bir reyting aracı olmaktan çıkarılması, sporun gerçek değerlerinin korunması adına da önemli.

Futbol, birlik ve beraberlik içinde oynandığında, toplumsal değerleri pekiştiren ve bireylerin kendini ifade etmesine olanak tanıyan bir etkinlik olarak kalmalıdır.

Futbolun bir meta değil, bir başarı dili ve sosyal etkinlik olarak kalması dileğiyle, Bodrumspor’un bu başarı yolculuğunda emeği geçen herkesi kutluyorum.

Gelecek nesillerin de bu değerleri benimseyerek, futbolu sadece bir spor değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesi olarak görmeleri umuduyla.

Okumaya devam et

Çok Okunanlar