Yayın hayatına bu ay başlayan kardeş kuruluşumuz olan Sportre dergisinde yer alan röportaj, haber ve köşe yazılarını da Bodrum Spor TV sayfalarından sizlerle paylaşacağız…
BODRUM SPOR TV – İlk paylaşımımız Asi Tayfa röportajı olsun istedik. Haksızlığa ve yanlışlara isyan eden sporsever gençler olarak kendilerini tarif eden Asi Tayfa’nın lideri Doğan Yıldırım’ın, Sportre’nin sorularına verdiği cevaplar dikkat çekiciydi.
Abdulkadir Sevindik’in yaptığı röportaj, Bodrumspor’un son 15 yılından bazı bölümlere ışık tuttu…
Asi Tayfa hikayesi ne zaman yazılmaya başladı?
Asi Tayfa’nın hikayesi 2009-10 sezonunda başladı. O güne kadar biz 6-7 arkadaş maraton tribününde maçları bir arada izleyen küçük, genç ama ateşli bir gruptuk.
Bodrumspor süper amatörde mücadele ediyor. Tabi spor kamuoyuyla da ilgiliyiz. Aramızda yaptığımız sohbetlerde bizim grubumuzun bir adı olsun fikri çıktı. Fikir çıkınca da bir isim arayışına girdik haliyle. Küçük bir gruptuk ama sporun içinde ve dışında her türlü haksızlığa karşıydık, ezilenin yanındaydık.. Bu ruh halimiz isyan eden insan, asi insan değerlendirmesine tabi oluyordu. Bizde Asi ifadesinin yanına tayfa kelimesini ekledik. Bu kararı aldıktan sonra kendimizi “Asi Tayfa” adıyla nitelendirdik.
Adımız kısa sürede kabul gördü. Grubumuzun ilk üyeleri; Tamer Yaman, Selim Caner, Alp, Mert, Süleyman ve Faruk vardı. Sonrasında grubumuz yavaş yavaş büyümeye başladı. 15 Yıl önce çok gençtik, şimdilerde hepimiz çoluğa çocuğa karıştık. Ama arkadaşlığımız ve dayanışmamız üst düzeyde devam ediyor.
Asi Tayfa’nın markalaşma süreci nasıl işledi?
İlk günlerde çok fazla dikkat çekmedik. Ama kemik kadro ile o zaman il bazında tüm deplasmanlara gitmeye başladık. Bizim enerjimizi gören futbol ve Bodrumspor sevdalısı gençler yavaş yavaş aramıza katılmaya başladı. Dönemin başkanı yanlış hatırlamıyorsam Semih Nalbantoğlu’ydu. Ama biz kulüple en iyi etkileşimi Güneri Başkan zamanında yaşadık. Bu etkileşim o günlerde yaptığımız bir “Rus Kızlar” bestesi vardı. Maçlardan önce Güneri Başkan yanımıza gelip bize besteyi söylettirirdi. Dokunurdu bize.
Ama 13 yıllık Rıza Karakaya döneminde çok aktif olduk, birlik beraberlik içerisinde çok hızlı büyüdük. Artık daha büyük kitlelerle her maça gitmeye başlamıştık. Yönetimde tribünde yalnız kalmıyordu. Onlarda mutlu oluyordu ve bizi kısa bir sürede değer olarak kabul ettiler.
Bu 13 yılda her şey çok güzel olmadı haliyle. Sorunlar, tartışmalar ve ters düşmeler de yaşandı. Biz her defasında sorunlarımızı kendi içimizde yaşayıp, çözerek ayağa kalktık.
Dernekleşme fikri ne zaman çıktı?
İletişim içerisinde olduğumuz bütün taraftar gruplarının derneğinin var olduğunu biliyordum. Bu durumu bende kendi içimizde tartışmaya açtım. Düşüncem kabul gördü. 6-7 sene oldu derneği kuralı. Mehmet Kocadon dönemiydi. Dernek merkezimizi Bodrum Store’u dernek merkezimizin adres gösterdik. Mehmet Başkan’da Rıza Başkanda yer konusunda bize defalarca söz vermelerine rağmen bu hayata geçmedi. Geçen yıla kadar da bize bir yer gösterilmedi. Sağolsun Ahmet Başkan bize şimdiki yerimiz gösterdi ve biz derneğimizi nihayet kurumsallaştırdık. Bu arada deplasman aracımızı da aldık. Parasının tamamı içimizde topladık. Aracımızda derneğimizin envanterine kayıtlıdır.
Süreçten bir anını bizimle paylaşır mısın?
Muğla ile yaşadığımız bir olay var ki onu asla unutamam. Biz taraftar açısından renktaşımız olan Muğla’ya kardeş kulüp olarak baktık her zaman. Maçların birinde protokolde bir kavga çıktı ve kulüpler birbiriyle ters düştü. Haliyle bizim tribün hukukumuzda yara aldı. Muğla maçlarında bize karşı kötü tezahüratlar olmaya başladı. Bende bunu bir televizyon programında ifade ettim. Birçok ile gidiyoruz ve gayet misafirperver karşılanıyoruz ama Muğla’da bize söylenmedik laf kalmıyor dedim. Bu açıklamamdan sonra beni Muğla kamuoyu düşman ilan etti. Bu sözlerimden sonra Muğla’da bir sürü açıklama oldu. Açıklamamı Muğla-Bodrum arasına nifak tohumu ekiyorsun mecrasına çektiler profesyonelce. Vali dernek başkanımız Tamer Yaman’ı Muğla’ya görüşmeye çağırdı. Bu olan bitenden sonra bütün oklar bana döndü. O hafta oynayacağımız maçta en ufak bir olay olsa günah keçisi ben olacaktım. Maç günü tribünde bütün arkadaşlarım benim hedef olmamam için ağızlarından bir kötü kelime çıkmadı.
O maçı kazandık namağlup şampiyon olduk. İşte O zaman dedim ki biz gerçekten sapasağlam kaya gibi bir taraftar grubu olmuşuz.
Bodrumspor’un Süper Amatörden Süper Lige yükselme hızını sağlıklı buluyor musun?
Bana göre süreç sağlıklıydı. Ama işlerin nasıl yapıldığı konusu tartışmaya açık. İşlerin yanlışlığını tesislerden örnekleyim. Stadımızın tribün kalitesi, teknik alt yapısı ve ışıklandırması gibi konuların bugüne kadar defalarca halledilmesi gerekiyordu. Gecekondu gibi her yıl bir yeri saçla kapatılarak derme çatma bir stadımız oldu. Halbuki kapasitesi küçük ama çok kaliteli bir butik stat yapılabilirdi bu günlere kadar.
Örnek vermek gerekirse geçen sene yapılan 6-7 milyonluk masraf çöpe atıldı. Yıllar itibarıyla harcanan paralar da haliyle.
Bodrumspor’un önce Bodrumspor A.Ş. sonra Bodrum FK’ya dönüşme sürecini nasıl değerlendiriyorsun?
Biz dernek olarak bu oluşuma karşı çıkmıştık. Kongrede de 5 kişi A.Ş. olma kararına ret vermiştik. Kulüp bizde olsun anahtarı bizde olsun demiştik. Gerekirse tekrar amatöre düşelim demiştik. Amatörden çıkarken de yapılan transferlerle harcanan paraların nasıl ödeneceği konusunda çok yazdım. O dönemde de doğruları söylediğim için günah keçisi ilan edildim. Sonunda tüm uyarılarımın doğru olduğunu yaşananlar gösterdi.
Engin İpekoğlu’nu da Erol Tok dönemini de çok eleştirdim. Bu kulüp ayağına top değmeden gelip giden birçok futbolcuya milyonlarca para ödedi. Yaşananlar konuşulduğunda herkes eğri oturup doğru konuşacak.
Ali Merdin, Cem Canbaz ve Sabri Hocaların hakkını fazlasıyla yediler. Takım iyi gidiyor Erol Tok meydanda kötü gidiyor, vurun Ali Hocaya, Cem Hocaya.. Biz bu haksızlıklara hep karşı çıktık. Asi Tayfa’nın var olma sebebi haksızlığa karşı çıkması. Adam tribünden telefonla takım yönlendiriyordu. Ya hepsini anladık da sokaklar isminin verilmesini hiçbir zaman anlamadık da, sindiremedik de.
Bodrumpor’a parasıyla emeğiyle bu kadar hizmet eden abilerimiz var. Erol Tok kim? Ona sıra mı gelir.. Rıza Karakaya’nın kulübe ne kadar emeği varsa o kadar da yanlışları var.
Başka bir dünyanın içine giriyoruz Süper Lig nasıl olacak?
Süper Lig konusunda çok şüpheliyim ve emin değilim. Süper Lig kurtlar vadisi. Çok büyük kulüpler camialar Süper Lige tutunamıyor. Ama çok iyi bir hocamız var. İsmet Taşdemir’in tutturduğu maya oluşturduğu aile ortamı 1. Ligde iş gördü. Bana göre mucize bir başarı gerçekleşti. Süper Ligi de birlikte göreceğiz. Bence tadını çıkaralım bu senenin. Son maçın son dakikasına kadar “Asi Tayfa” gereğini yapacak.