“Armada” İspanyolca bir kelimedir, anlamı da “donanma” demektir.
Dünya literatüründe İspanyol Donanması’nın elde ettiği zaferlerle yer bulan “armada” kelimesi, Türkçe de başarıyı ifade etmede de zaman zaman kullanılır.
13. Yüzyılda kurulan ve Dünya’nın en eski donanmalarından biri olan İspanyol Donanması, özellikle 15. ve 16. Yüzyılda deniz savaşları ve keşifleri tarihine adını “yenilmez armada” olarak kazıdı.
Okyanuslarda egemenliğini yüzyıllar boyunca devam ettiren İspanyol Donanması’na ithaf edilen “yenilmez armada” ifadesi, Türkiye’de ilk defa Adana Demirspor’un sutopu takımı için kullanıldı.
1940’lardan itibaren 17 yıl aralıksız hiç yenilmeden, 22 yılda tek mağlubiyet alarak toplamda 29 defa Türkiye şampiyonu olan Adana Demirspor’un sutopu takımı, tüm Türkiye’de taraflı-tarafsız herkesçe “Yenilmez Armada” olarak anıldı.
***
“Yenilmez Armada” unvanını hak eden takımlardan biride, kadın hentbolunun önemli kulüplerinden Kastamonu Belediyespor diyebiliriz. Kastamonu Belediyespor son 6 yıl içerisinde 4 defa Türkiye Şampiyonu olarak kadın hentbolunda adını Türk sporuna kazıyan bir takımdı..
Artık değil.. Neden mi?
Son yıllarda kadın hentbolunda ligler başlarken şampiyon belli ikinci kim olur değerlendirmeleri yaptıran Kastamonu Belediyespor’u önce zorlayan sonra yenen şimdide eleyen bir takım var çünkü!
Kim mi bu takım? Tabii ki Yalıkavakspor.. Nam-ı Diğer “Denizin Kızları”
Dönemin Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan, Yalıkavak Spor Kulübü Başkanı Erdoğan Çetin ve hentbol antrenörü Serhat Sezer‘in, 2007 yılında yaktığı çoban ateşi, kadın hentbolunun “yenilmez armadası” olma yolunda..
Denizci Bodrum’un Neşe Doğan İlköğretim Okulu da bu mücadelenin ilk tersanesi..
Gerçi; 2016 Yılında Hasan Türk yönetimindeki Yalıkavak Spor Kulübü, şubenin kapatılması kararını alsa da, olayın durum ve haline bakmadan sorgusuz sualsiz taşın altına elini sokup, ateşi yeniden harlayan Mehmet Esen ve arkadaşları buna izin vermedi.
İsimlerini hatırlamadan geçmeyelim bu spor insanlarının..
Mehmet Esen, Ali Gökengin, Selim Yıldız, İzzettin Oğuz, Başar Bıyıklı, Ayhan Cömert, Serkan Çınar ve Hayrulah Kayacan..
Duruşlarını bozmayan bu güzel insanlar, yıllardır aklıyla, ekonomisiyle ve insanın en önemli zenginliği olan zamanıyla Yalıkavak Spor Kulübü’ne yoğun emek harcıyor.
Başkan Esen, 2007 yılında arkadaşlarıyla birlikte başına geçtiği Yalıkavak Spor Kulübü’nü, Türkiye ve Avrupa‘da başarıdan başarıya koşturuyor.
***
Başarıya giden yolda yazacak çok detay var ama gelelim bu günlere..
Geçtiğimiz hafta Bodrum hentbolunda yeni bir başarı hikayesi daha yazan “Denizin Kızları” Kastamonu Belediyespor’u iki maç üst üste yenip, oyun dışı bırakarak adını Türkiye Kadınlar Hentbol Süper Ligi’nin finaline yazdırdı.
Perşembe ve Cumartesi günleri Bodrum’da oynanan yarı final maçlarını 38-36 ve 51-50‘lik skorlarla kazanan “Denizin Kızları”, “yenilmez armada” Kastamonu Belediyespor’u sonunda yenilir kıldı.
Biz gazeteciler haber takip ederken duygularımızı pek belli etmeyiz. Hatta hiç belli etmeyiz desem yerinde olur. Öyle kalemi, kağıdı, bilgisayarı, fotoğraf makinasını bırakıp duygularımızı yaşadığımız anlar sayılıdır.
Ama özellikle Cumartesi günü alınan 51-50‘lik galibiyet, salondaki gazeteciler dahil herkese keyifli anlar ve coşku yaşattı.
Yalıkavakspor’un yarı final galibiyetini, duygularımızı öncelikli yaşadığımız sayılı anlarımızın arasına ekledik..
***
Anı yaşamak güzeldir, keyiflidir ama olan bitenden sonuç çıkarmanın da gerekli olduğunu düşünürüm oldum olası..
Sporun amaç değil, siyasetin araçlarından biri olarak kullanıldığını yıllardır gözlemliyorum Bodrum’da..
Bodrum’un kamusal ve özel sektör kaynaklarının, siyasetin ve siyasetçinin ali menfaatleri üzerinden nasıl “har vurup harman savurulduğu” birçok olaya şahit olarak yaşadım.
Yapılan yanlış işler analiz edildiğinde, “her yolun Roma’ya çıktığı gibi” Bodrum’da da Bodrumspor’a çıkıyor. Düzeltiyorum, Bodrum Belediyesi Bodrumspor’a demek daha doğru bir ifade olur.
Tamer Mandalinci’nin Belediye Başkanı seçilmesiyle de yeni bir dönem başladı Bodrum’da..
Her platformda Bodrum’un kamusal menfaatlerini önceleyen Başkan Mandalinci’ye bir çağrı yapmak istiyorum buradan. Bodrum Belediyesi’ni Bodrumspor kamburundan kurtarın!
Başka bir deyişle Bodrumspor’u Bodrum Belediyesi’nden kurtarın!
Bodrumspor hepimizin kıymetlisidir. Bodrum’un marka değerlerinin en önemleri arasındadır. Lakin, sözün özü, “kimsenin babasının çiftliği” değildir.
Adının başında belediye ibaresi olmadan bir spor kulübünün nasıl yönetileceğinin en iyi örneği olan Yalıkavak Spor Kulübü‘nün başarıları önümüzdeyken, yeni değerlendirmeler yapılıp, yeni kararların alınacağı umudundayım.
Başkan Mandalinci’yi, Bodrumspor özelinde değil Bodrum’un genelinde; spor politikasını, rotasını ve takvimini planlamaya, kısacası kentin “spor envanterini” yapmaya davet ediyorum.
***
Özellikle Bodrumspor’u yönetmek isteyenlerin ağalıklarını, kendi paralarıyla yapma zamanı geldi de geçiyor.
Yönettikleri kulüplerin bütçelerinin en az yarısını finanse edecek, geriye kalan yarısını da sponsorlar üzerinden kaynak yaratarak, doğru yönetecek insanlar bu işleri sırtlanmalı..
Kamunun kulüplere desteği, toplumsal fayda sağlayacağı konularda olmalı ve kalmalı.
Sen ben bizim oğlanla olmuyor bu işler. Sonra satıp savmak zorunda kalınıyor marka değerler..
Yazımın son notunda; ekonomilerini kullanmak için ustaca araya alınan yerli-yabancı değerli insanları, eleştirilerimin dışında tuttuğumu belirtmek,
Son çağrımı da; Bodrumlu sporseverlerin Türkiye Şampiyonluğu için mücadele verecek Yalıkavakspor’u, final maçlarında yalnız bırakmamaları konusunda yapmak isterim.